Sağlıklı Beslenme kategorisinde tarafından

Cevabınız

Görüntülenecek adınız (isteğe bağlı):
Gizlilik: E-posta adresiniz yalnızca bu bildirimlerin gönderilmesi için kullanılacak.

14 Cevaplar

tarafından

Uzun yaşayanlardaki rastlanan ortak özellikler:

Güçlü Psikoloji, içsel Güç: Yaşam enerjisi ve zindeliği koruma, genç bir ruh halini sürdürme ve yaşamın tadını çıkarma.

Sosyal Bağlantı İsteği: İnsanlarla etkileşimde bulunmaya istekli olma, başkalarına yardım etme arzusu.

Özveri ve Hedef Belirleme: Sorumluluk sahibi olma, çalışkanlık, hedeflere ulaşma konusundaki azim.

Dayanıklılık: Zorluklarla başa çıkma gücü, psikolojik olarak etkilenmeden sorunları aşma yeteneği.

Kontrol Duygusu: Hayatın kontrolünü elinde tutma, bağımsız kararlar alma ve yaşamını istediği yönde şekillendirme.

Entelektüel Motivasyon: Aktif bir zihinle, merak ve öğrenme isteğiyle kitap okuma ve kendi kendini eğitme.

Pozitif Bakış: Olumlu bir perspektife sahip olma, dünyadaki gelişmelerle ilgilenme.

Kavrayış ve Bilişsel Yetenekler: Düşünme, gerekçelendirme, sorun çözme yeteneklerini koruma, kendi kendine öğrenme ve merakı sürdürme. İyi bir hafıza ve hızlı öğrenme yeteneği.

tarafından

Kronik inflamasyon, "sessiz katil" olarak adlandırılan ve kanser, kardiyovasküler hastalıklar, artrit ve tip 2 diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açan bir durumdur. Ancak uzmanlar, bu inflamasyonu etkisiz hale getirmek için doğal ve basit yollar olduğunu vurguluyor. İltihap, bağışıklık sisteminin temel bir tepkisi olup sağlıklı kalmak için gereklidir. Ancak sürekli yüksek seviyede kaldığında, ciddi sağlık risklerine neden olabilir. İşte inflamasyonu düşürmeye yardımcı olan doğal silahlar:

1. Yeşil Yapraklı Sebzeler

Sebzelerdeki lifler, bağırsak mikrobiyomunu korumada önemli bir rol oynar. Bağırsak mikrobiyomu, bağışıklık sistemine inflamasyonu azaltma sinyalleri gönderir. Antioksidan açısından zengin sebzeler inflamasyonu düşürür. Özellikle ıspanak, karalahana, roka gibi yeşil yapraklı sebzeler öne çıkar. Bu sebzelerde bulunan apigenin flavonoidi de iltihaplanma karşıtı etkiler gösterir.

2. Meyveler

Meyveler, antioksidan ve lif açısından zengin olup inflamasyonla savaşır. Vişne, yaban mersini gibi orman meyveleri flavonoid deposudur. C vitamini açısından zengin turunçgiller de hücreleri oksidasyona karşı korur ve inflamasyonu azaltır.

3. Baklagiller

Fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller, lif ve antioksidanlar açısından zengin olup inflamasyonu azaltmada önemli rol oynar. Folat ve magnezyum gibi mineraller de bu konuda yardımcıdır.

4. Baharatlar

Zerdeçal, zencefil, kakule gibi baharatlar, inflamasyonla savaşan bileşikler içerir. Zerdeçalda bulunan kurkumin, özellikle hayvan çalışmalarında inflamasyonu azalttığı gösterilen bir bileşiktir.

5. Fermente Gıdalar

Yoğurt, turşu, kimçi gibi fermente gıdalar da bağırsak sağlığını destekleyerek inflamasyonu düşürmeye yardımcı olabilir. Ancak, bu gıdaların inflamasyonu kesin olarak düşürüp düşüremeyeceği konusunda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

6. Omega-3 Yağ Asitleri

Somon, uskumru gibi yağlı balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri, vücutta inflamasyonun düzenlenmesinde önemli rol oynayan moleküllerin üretiminde kullanılır. Ceviz, keten tohumu ve yumurta gibi besinler de iyi omega-3 kaynaklarıdır.

7. Kahve ve Çay

Kahve ve çay, antioksidan açısından zengindir ve inflamasyonu azaltıcı etkilere sahiptir. Ancak şeker eklenmeden tüketilmesi önerilir.

Sonuç: 

Herhangi bir sihirli yiyecek tek başına inflamasyonu alt edemez, ancak çeşitli besinler bu süreci destekleyebilir. İşlenmiş gıdalardan uzak durup, lif ve antioksidan açısından zengin taze gıdalarla beslenmek, inflamasyon riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Uzmanlar, haftada en az 30 farklı besin tüketilmesini öneriyor ve herkesin kendi diyetinde bu besinleri ekleyebileceğini belirtiyor.

Bu bilgiler ışığında, kronik inflamasyonu yönetmek mümkün olabilir ancak dengeli ve çeşitli beslenmek en etkili çözümler arasında yer alır.

tarafından

Şu öneriler medyada yer aldı:

Sağlıklı bir yaşam ve beslenme için bu temel prensiplere uymak oldukça önemlidir.

  • Günlük en az 6-7 saat, karanlık bir ortamda uyumaya özen gösterin.
  • Haftada en az 6 gün erken yatıp erken kalkmaya çalışın.
  • Elektronik cihazları gereksiz yere kullanmamaya gayret edin ve işiniz bitince kapatın.
  • Bilgisayarınızı sürekli açık tutmaktan kaçının.
  • Telefon görüşmelerinizi mümkün olduğunca kısa tutun.
  • Cep telefonuyla konuşmalarınızı 30 saniyenin altında tutmaya çalışın.
  • Vücudunuzu düzenli olarak sabunla temizleyip bol suyla durulayın.
  • Zaman zaman çıplak ayakla toprakta yürüyerek bu alışkanlığı edinmeye çalışın.
  • Terliklerinizi plastik ya da sentetik olmayan, doğal malzemelerden seçin.
  • Gece yatarken odadaki televizyon, bilgisayar gibi elektronik cihazları tamamen kapatın ya da fişten çekin.
  • Cep telefonunuzu yatak odanızda bulundurmamaya dikkat edin.
  • Haftada dört defa balık tüketmeye özen gösterin ve balık çorbasını ihmal etmeyin; çünkü balık kılçıkları kansere karşı koruyucu olabilir.
  • Zerdeçalı yemeklerinize dahil edin; salatalara, çorbalara ve köftelere ekleyerek tüketin.
  • Mevsiminde günde iki bardak domates suyu içmek vücuda faydalıdır.
  • Tuz tüketimini azaltmak istiyorsanız kaya tuzunu tercih edin.
  • Kahvaltıda bir tatlı kaşığı zeytinyağı tüketin ve içine kekik, nane veya köri gibi baharatlar ekleyin.
  • Beyaz pirinç yerine esmer pirinci tercih edin, çünkü daha sağlıklıdır.
  • Zeytin, besleyici bir atıştırmalıktır; bol bol tüketebilirsiniz.
  • Yağsız peynir ve keçi peyniri, sağlıklı beslenme için önerilir.
  • Kırmızı et tüketimini haftada iki günle sınırlandırın.
  • Çay önerisi: Yeşil çay, böğürtlen, ısırgan ve limon kabuğunu bir araya getirip kaynatarak, günde iki fincan tüketin.
  • İlaç aldıktan en az 6 saat sonra bir bardak greyfurt suyu içebilirsiniz.
  • Bitkisel ürünleri internetten almak yerine eczanelerden ve Tarım Bakanlığı onaylı yerlerden temin edin.
  • Sentetik yastık ve yorganlardan kaçının; pamuklu olanları tercih edin.
  • Teflon yerine cam, çelik veya porselen kaplarda yemek pişirin.
  • Sentetik içerikli halılardan uzak durun.
  • Ev içinde ayakkabı giymemek, daha hijyenik bir ortam sağlar.
  • Organik ürünleri tercih edin; meyve ve sebzeleri mevsiminde alıp tüketmeye özen gösterin.
  • Fast food tüketimi kanser riskini artırabilir, mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
  • Acı biberin kansere karşı koruyucu etkisi olduğu söylenmektedir, beslenmenize dahil edebilirsiniz.
  • Doğal yumurta tüketmeye çalışın, özellikle beyaz kısmını tercih edin.
  • Elma sirkesi metabolizmayı hızlandırır; ancak kemik erimesine yol açabileceğinden, günde bir tatlı kaşığını aşmamaya dikkat edin.
  • Sabah aç karnına bir bardak ılık su içmeyi alışkanlık haline getirin.
  • Kuru erik, böğürtlen ve çilek gibi meyveleri düzenli olarak tüketin.
  • Havuz suyundaki klorun zararlı etkilerinden korunmak için havuzdan çıktıktan sonra mutlaka duş alın.
  • Satın aldığınız suyun markasını her üç ayda bir değiştirin.
  • Kızartmalardan kaçınıp, yemeklerinizi haşlama veya buğulama yöntemiyle pişirmeyi tercih edin.
  • Mikrodalgada yiyecekleri aşırı ısıtmaktan kaçının.
  • Yanmış gıdalar kansere neden olabilecek maddeler içerebilir, bu yüzden tüketmekten kaçının.
  • Dişlerinizi fırçalarken macunu kuru fırçaya sürüp fırçalayın, ardından suyla durulayın.
  • Kuru temizleme işlemlerinde kullanılan kimyasallar kansere neden olabilir, dikkatli olun.
  • Organik ve mevsiminde yetişmiş domatesleri tüketmek sağlığınız için faydalıdır.
  • Elmayı kabuğuyla birlikte yemeye çalışın, çünkü kabuğunda önemli besin maddeleri bulunur.
  • Sebze ve meyveleri elma sirkeli suda beklettikten sonra iyice durulayarak tüketin, böylece daha temiz olurlar.
  • Aldığınız tüm gıdaları sorgulayarak araştırın ve mümkünse doğal yöntemlerle üretilmiş olanları tercih edin.
tarafından

Sitrülin Hücreleri Koruyan Gizli Güçtür: Vücudumuzda doğal olarak bulunan sitrülin, bilimsel çalışmalara göre hücreleri genç tutmaya yardımcı olan ve yaşlanma sürecini yavaşlatan amino asitlerden biridir. Yaş ilerledikçe vücuttaki seviyeleri azalan bu bileşiği artırmanın yolları vardır. Sitrülin (citrulline), serbest radikallerle mücadele eden güçlü bir antioksidan özelliği taşıyan bir amino asittir. Araştırmalar, bu özelliği sayesinde hücreleri oksidatif stresten koruyarak yaşlanmayı geciktirdiğini göstermektedir.Sitrülin, uzun ve sağlıklı bir yaşam için gereklidir. Hücrelerinizin etrafında devriye gezen bir koruyucudur. Serbest radikallere karşı savaş açarak hücreleri muhafaza eder

Hangi Besinlerde Bulunur?

Bazı gıdalar, sitrülin açısından oldukça zengindir. Ancak, faydalarından tam anlamıyla yararlanabilmek için düzenli ve dengeli tüketmek gerekir. İşte sitrülin açısından en iyi kaynaklar:

  • Karpuz: Sitrülin içeriği en yüksek meyvedir. Özellikle kabuğa yakın kısımlarında daha fazla bulunur.
  • Kabak ve kabak çekirdeği: Sitrülin açısından zengin sebzeler arasındadır.
  • Salatalık: Yüksek miktarda sitrülin içeren sebzelerden biridir.
  • Baklagiller: Nohut başta olmak üzere, bazı baklagiller iyi bir sitrülin kaynağıdır.
  • Kuruyemişler: Badem, fındık ve ceviz gibi kuruyemişler az miktarda sitrülin içerir.

Sitrülinin Faydaları

Hücreleri koruyucu etkisiyle bilinen bu amino asidin, vücut üzerinde birçok olumlu etkisi vardır. İşte bazı faydaları:

1️⃣ Damar Sağlığını ve Kan Akışını Düzenler
Sitrülin, vücutta arginin adlı başka bir amino aside dönüşerek nitrik oksit üretimini artırır. Bu da kan damarlarını genişleterek kan basıncını düşürmeye ve dolaşımı iyileştirmeye yardımcı olur. Aynı zamanda cinsel sağlığı destekleyerek erektil disfonksiyon gibi problemlerin önlenmesine katkı sağlayabilir.

2️⃣ Egzersiz Performansını Artırır
Spor yaparken çabuk yoruluyorsanız, sitrülin kas yorgunluğunu azaltarak dayanıklılığı artırır. Ayrıca, antrenman sırasında laktik asit birikimini önleyerek kas ağrılarını hafifletir. Bu sayede spor sonrası toparlanma sürecinizi hızlandırır.

3️⃣ Kas Gelişimini Destekler
Kas dokuları sitrülini sever! Çünkü protein sentezini teşvik ederek kasların güçlenmesini ve daha hızlı onarılmasını sağlar. Yani, egzersiz sonrası kas onarımınızı hızlandıran bir süper yakıttır.

4️⃣ Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
Sitrülin, bağışıklık sisteminizi destekleyerek bakteri ve virüslerle savaşmasına yardımcı olur. Örneğin, soğuk algınlığına yakalandığınızda bağışıklık sisteminizin daha etkili çalışmasına katkı sağlayabilir.

5️⃣ Vücudu Temizler ve Detoks Etkisi Yapar
Yoğun fiziksel aktiviteler sırasında kaslar tarafından üretilen amonyağı temizleyerek, vücudu zararlı maddelerden arındırır. Böylece toksinlerin birikmesini önler ve organların daha verimli çalışmasına yardımcı olur.

6️⃣ Metabolizmayı Destekler
Metabolik rahatsızlıkların yönetiminde de rol oynayabilir. İnsülin duyarlılığını artırarak kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine katkıda bulunur. Bu sayede, vücudu aşırı şeker yüklenmesine ve damar sağlığını tehdit eden risklere karşı koruyabilir.

tarafından

100 yaşına ulaşılabilir mi belirsiz ama yaş arttıkça kırışıklık ve saç beyazlaması problemi oluşuyor. Bilim insanları kırışıklık ve saç beyazlamasını durdurmanın yolunu keşfetti:

Yaşlanmak hayatın doğal bir süreci olsa da, yeni bir araştırma yaşlanmanın en belirgin belirtilerini ortadan kaldırabilecek önemli bulgular sundu. Yaşlanma karşıtı cilt bakım rutinlerinde genellikle retinol, tretinoin ve östrojen gibi maddeler kullanılıyor. Ancak, Almanya'daki bilim insanları yaşlanma sürecini tersine çevirebilecek daha geniş bir hormon yelpazesi keşfetti. Endocrine Reviews dergisinde yayımlanan çalışmada, araştırmacılar cildin bağ dokusunun zayıflaması (kırışıklıklara yol açıyor) ve pigment kaybı (saçların beyazlamasına neden oluyor) gibi yaşlanmayla ilgili süreçleri etkileyen hormonları inceledi.

MELATONİN ÖN PLANDA: 

Münster Üniversitesi'nden dermatoloji profesörü ve araştırmanın baş yazarı Markus Böhm, bazı hormonların yaşlanma karşıtı tedaviler için büyük umut vadettiğini belirtti.

Araştırmacılar, cilt yaşlanmasının mekanizmasını daha iyi anlamak için insülin benzeri büyüme faktörü-1, büyüme hormonu, östrojen ve melatonin üzerine yoğunlaştı.

Özellikle melatoninin yaşlanmayı yavaşlatmada önemli bir role sahip olduğunu belirten bilim insanları, bu hormonun küçük yapısı, düşük maliyeti ve vücut tarafından kolay tolere edilmesi sayesinde dikkat çektiğini vurguladı.

Genellikle uyku düzenini sağlamasıyla bilinen melatonin, doğal olarak süt ürünlerinde bulunur. Aynı zamanda badem, fıstık, ceviz gibi kuruyemişlerde, ton balığı ve somon gibi deniz ürünlerinde ve vişnede de yer alır.

GÜNEŞİN ZARARLI ETKİLERİNE KARŞI KORUMA SAĞLIYOR

Çalışmada ayrıca, cilt rengini düzenleyen alfa melanosit uyarıcı hormonu, tiroit hormonları, oksitosin ve endokannabinoidlerin etkileri de incelendi.

Yaş ilerledikçe cilt, güneş ışınlarına maruz kalma, hava kirliliği, sigara tüketimi, sağlıksız beslenme, uyku düzensizliği ve stres gibi dış etkenlerden olumsuz etkilenebiliyor.

Araştırmacılar, belirli hormonların cildi güneş ışınlarının neden olduğu hasarlardan koruyabileceğini ve saçların beyazlamasını geciktirebileceğini keşfetti.

tarafından

Yaşlanmaya Karşı Güçlü Kalkan

Glutatyonun vücudun yaşlanma sürecini yavaşlatan önemli bir antioksidan olup “Glutatyon seviyesi ne kadar yüksekse, hücreler ve onların enerji üretim merkezi olan mitokondriler o kadar sağlıklı kalır”.

Genç Kalmanın Sırrı: Glutatyon

Glutatyon, en güçlü antioksidanlardan biri olup, yaşlanma hızını azaltmada kilit rol oynar. Bu nedenle, sağlıklı bir beslenme düzeni benimsemek büyük önem taşır. Vücuttaki glutatyon seviyelerini artırmanın yolları:

GENEL SAĞLIĞI DESTEKLER: Glutatyon, üç temel amino asitten (glutamat, sistein ve glisin) oluşan bir tripeptittir ve vücutta doğal olarak karaciğerde üretilir.

Bu aminoasitler, ihtiyaç halinde vücut tarafından sentezlenebilen bileşenlerdir.

Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, hücreleri koruyarak bağışıklık sistemini destekler. Karaciğerin detoks süreçlerine yardımcı olur, vücudu toksinlerden ve ağır metallerden temizler. Kanser riskini düşürür, kas gücünü artırır. Tüm bu faydalarıyla sağlığı korurken yaşlanma sürecini de geciktirir.

SADECE CİLDİ DEĞİL, TÜM VÜCUDU YENİLER: 

Son yıllarda glutatyon, yaşlanma belirtilerine karşı etkili bir çözüm olarak öne çıkmaktadır.

Yaşlanma yalnızca ciltte değil, saçlardan tırnaklara kadar vücudun birçok bölgesinde etkisini gösterir.

Serbest radikaller, hücrelere zarar vererek yaşlanma sürecini hızlandıran temel etkenlerden biridir.

Glutatyon, bu zararlı moleküllerle savaşarak yaşlanmanın etkilerini geciktirir. Eğer vücutta biriken serbest radikaller atılmazsa, kırışıklıklar, tırnak kırılmaları ve saç dökülmesi gibi problemler kaçınılmaz hale gelir.


HÜCRELERİ ONARIR VE YENİLERİNİ ÜRETİR:  

Glutatyon, yalnızca hasar görmüş hücreleri onarmakla kalmaz, aynı zamanda mitokondriyi destekleyerek yeni ve sağlıklı hücrelerin oluşumunu teşvik eder. Hücrelerin yaşlanması, yalnızca estetik kaygılara yol açmaz; bedensel sağlık açısından da ciddi sorunlar doğurabilir. Bu nedenle, vücut sağlığını koruyacak önlemler almak büyük önem taşır.

Araştırmalar, 80 yaş ve üzerindeki sağlıklı bireylerin glutatyon seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Düşük glutatyon seviyeleri, hücre ölümünü tetikleyici sinyaller gönderebilir. Glutatyonun hücresel ve mitokondriyal fonksiyonlar açısından kritik önemi düşünüldüğünde, sağlıklı ve uzun bir yaşam için büyük faydalar sunduğu açıktır.

Kısacası, vücudunuzda ne kadar fazla glutatyon varsa, hücreleriniz ve mitokondrileriniz o kadar sağlıklı olur. Seviyesi düştüğünde ise hücresel bozulma, hastalık riski ve hücre ölümü ihtimali artar.


GLUTATYON SEVİYESİ NASIL ARTIRILIR?

Sağlıklı bir yaşam için glutatyonun önemi büyüktür. Vücut bu antioksidanı doğal olarak üretebilir; ancak yaşlanma, yetersiz beslenme, sigara kullanımı, hava kirliliği, stres, enfeksiyonlar ve radyasyon gibi faktörler seviyesini azaltabilir.

Bu yüzden günlük besin tüketimi büyük önem taşır. Glutatyon seviyesini artıran besinler şunlardır:

  • Brokoli
  • Brüksel lahanası
  • Lahana ve karalahana
  • Karnabahar
  • Avokado
  • Şeftali
  • Karpuz
  • Tarçın
  • Kakule
  • Zerdeçal
  • Domates
  • Bezelye
  • Sarımsak
  • Soğan
  • Kırmızı biber

GLUTATYON ARTIRMANIN DİĞER YOLLARI

Glutatyon seviyesini yükseltmek için şu adımları da uygulayabilirsiniz:

  • Ev yapımı veya antibiyotiksiz sütlerden üretilmiş peynirlerin suyunu tüketin. Bu, sistein açısından zengin olup glutatyon üretimini destekler.
  • Düzenli egzersiz yaparak bağışıklık sistemini güçlendirin.
  • Alfa lipoik asit ve N-asetil sistein takviyeleri, glutatyon üretimine katkı sağlar.
  • Folat, B6 ve B12 vitaminlerini yeterli miktarda almak önemlidir.
  • Selenyum, güçlü bir antioksidandır ve besinlerden alınmalıdır.
  • C ve E vitaminleri, glutatyonun geri dönüşümünü destekleyerek hastalıklara karşı koruma sağlar.
  • Yeterli ve kaliteli uyku, glutatyon seviyesini artırmada etkilidir.

GLUTATYON TAKVİYESİ ALINABİLİR Mİ?

Glutatyon takviyeleri, oral yolla, enjeksiyon veya intravenöz (IV) infüzyon şeklinde alınabilir. En hızlı ve etkili yöntem genellikle IV tedavisidir, çünkü doğrudan kan dolaşımına karışarak hızla emilir.

Araştırmalar, glutatyon takviyelerinin insülin duyarlılığını artırarak diyabet kontrolüne katkı sağlayabileceğini göstermektedir. Ancak, herkes için uygun olmayabileceğinden, doktor önerisiyle kullanılması gerekir.


GLUTATYON NEDEN AZALIR?

Glutatyon seviyelerinin düşmesine neden olabilen faktörler şunlardır:

  • Sağlıksız beslenme
  • Kronik stres
  • Enfeksiyonlar
  • Sigara ve alkol tüketimi
  • Çevresel toksinlere maruz kalma
  • Yaşlanma süreci

Ayrıca, araştırmalar birçok kronik hastalığın düşük glutatyon seviyeleriyle bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu hastalıklar şunlardır:

  • Alzheimer
  • Kanser
  • Kronik karaciğer hastalığı
  • Kistik fibrozis
  • Diyabet
  • Yüksek tansiyon
  • HIV/AIDS
  • Lupus
  • Hem erkeklerde hem de kadınlarda kısırlık
  • Parkinson

SONUÇ: Glutatyon, vücudun doğal savunma sisteminin temel taşlarından biridir ve sağlıklı bir yaşam için bu seviyelerin korunması büyük önem taşır. Yaşam kalitenizi artırmak ve yaşlanma sürecini yavaşlatmak için glutatyon açısından zengin besinler tüketmeli, düzenli egzersiz yapmalı ve genel sağlığınıza dikkat etmelisiniz.

tarafından

Glisin, Kreatin, D3k2 vitaminleri, Berberin maddelerinin besin desteği olarak alınmasının faydalı olduğu söyleniyor. "Bunların doğal kaynakları nelerdir?" diye araştırıp sonuçlarını paylaşmak istedim:

1. Glisin (Glycine)

Glisin, vücudun doğal olarak üretebildiği bir amino asittir, ancak bazı besinlerden de alınabilir:

  • Kemik suyu (en zengin kaynaklardan biri)
  • Kollajen açısından zengin etler (tavuk derisi, sakatat, kırmızı et)
  • Balık (somon, ton balığı)
  • Jelatin ve jelatin içeren gıdalar
  • Baklagiller (mercimek, nohut, fasulye)
  • Soya ürünleri (tofu, soya fasulyesi)
  • Kuru yemişler ve tohumlar (ay çekirdeği, kabak çekirdeği)

2. Kreatin (Creatine)

Kreatin, kaslarda enerji üretiminde görev alan bir bileşiktir ve en çok hayvansal gıdalarda bulunur:

  • Kırmızı et (sığır eti, kuzu eti)
  • Balıklar (somon, ton balığı, morina)
  • Tavuk eti
  • Süt ve süt ürünleri (peynir, yoğurt)

3. D3 ve K2 Vitaminleri

Bu iki vitamin genellikle yağda çözünebilen vitaminlerdir ve genellikle birlikte çalışırlar.

D3 Vitamini (Kolekalsiferol) Kaynakları

  • Güneş ışığı (vücudun kendi üretimi için gereklidir)
  • Yağlı balıklar (somon, sardalya, uskumru)
  • Balık yağı (morina karaciğeri yağı)
  • Mantarlar (özellikle güneşte kurutulmuş mantarlar)
  • Yumurta sarısı
  • Güçlendirilmiş süt ve süt ürünleri

K2 Vitamini (Menakinon) Kaynakları

  • Fermente gıdalar (natto - fermente soya fasulyesi, turşular)
  • Tam yağlı süt ve süt ürünleri (peynir, yoğurt, kefir)
  • Tereyağı (otla beslenen hayvanlardan elde edilen)
  • Yumurta sarısı
  • Karaciğer ve sakatatlar

4. Berberin

Berberin, doğal olarak bazı bitkilerde bulunan güçlü bir biyoaktif bileşiktir:

  • Berberis bitkileri (kadıntuzluğu, Mahonia, Hydrastis canadensis)
  • Altınmühür otu (Goldenseal)
  • Çin koptisi (Coptis chinensis)
  • Berberis aristata (Hint berberi ağacı)
  • Kandil çiçeği (Oregon grape)

Bu bileşenleri doğal yollarla almak için beslenmenize yukarıda sıralanan yiyecekleri dahil edebilirsiniz. Takviye kullanmayı düşünüyorsanız, doktorunuza danışmanız iyi olur.

Son kısımdaki berberin için Türkiye’de doğal olarak yetişen bazı bitkiler vardır. Özellikle Kadıntuzluğu (Berberis vulgaris), Türkiye’de yetişen ve berberin içeriği yüksek olan bir bitkidir.

Türkiye’de Berberin İçeren Bitkiler:

  1. Kadıntuzluğu (Berberis vulgaris)

    • Doğal olarak Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yetişir.
    • Sarı çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan dikenli bir çalıdır.
    • Geleneksel tıpta mide rahatsızlıkları ve bağışıklık güçlendirici olarak kullanılmıştır.
  2. Mahonia (Mahonia aquifolium)

    • Karadeniz ve Marmara bölgesinde süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir.
    • Yaprakları parlak, meyveleri ise koyu mor renklidir.
    • Berberin açısından zengin bir bitkidir.

Kadıntuzluğu bitkisinin kök kabukları, gövde kabukları ve meyveleri berberin açısından oldukça zengindir. Ancak, bu bitkileri kullanmadan önce toksisite riski nedeniyle dikkatli olunmalı ve uzman birine danışılmalıdır.

tarafından

Telomerler ve Hücresel Yaşlanma

Telomer uzunluğu ve telomeraz enzimi, vücudun yaşlanma sücrecini belirleyen en önemli unsurlar arasındadır. Telomerler, kromozomların ucunda bulunan ve genetik yapıyı koruyan yapılardır. Tıpkı bir ayakkabı bağcığının ucundaki plastik kapak gibi, telomerler de kromozomların zarar görmesini engeller. Ancak her hücre bölünmesinde telomerler biraz daha kısalır ve bu da zamanla yaşlanmayı hızlandırır.

Telomerler, hücrelerin ne kadar bölünebildiğini belirleyen bir sayaç gibi çalışır. Aşırı kısalma, hücrelerin çoğalmasını durdurarak yaşlanmaya ve hastalıklara zemin hazırlar. Bu nedenle, telomer uzunluğu sağlıklı bir yaşam ve uzun ömrün önemli bir göstergesidir.

Telomeraz Enziminin Rolü

Telomeraz, telomerleri onaran ve uzatan bir enzimdir. Bu enzim sayesinde hücreler bölünmeye devam edebilir ve telomerler daha uzun süre korunabilir. Yeterli telomeraz aktivitesi, hücresel gençliğin korunmasına katkı sağlarken, eksikliği telomerlerin hızlı kısalmasına neden olur. Araştırmalar, doğru beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersizin telomeraz aktivitesini destekleyerek yaşlanma sücrecini yavaşlatabileceğini göstermektedir.

Neden Erken Yaşlanırız?

Bazı yaşam tarzı faktörleri telomerlerin normalden daha hızlı kısalarak erken yaşlanmayı tetikleyebilir. Bunlar arasında:

  • Kronik stres: Stresin neden olduğu kortizol hormonu, telomerleri hızlı tahrip eder.

  • Yanlış beslenme: Rafine şeker, işlenmiş gıdalar ve trans yağlar, vücutta inflamasyonu artırarak telomerleri olumsuz etkiler.

  • Düzensiz uyku: Uyku, telomerlerin onarıldığı kritik bir süreçtir. Yetersiz uyku, hücresel yaşlanmayı hızlandırabilir.

  • Hareketsiz yaşam: Egzersiz eksikliği, telomer kısalmasını hızlandırabilir.

  • Çevresel toksinler ve kirlilik: Zararlı kimyasallara uzun süre maruz kalmak, telomerlerin zarar görmesine neden olur.

Telomerleri Korumanın Yolları

  1. Zerdeçal Tüketimi: Kurkumin içeriği sayesinde telomerleri koruyarak hücresel yaşlanmayı yavaşlatır. Günlük 1-2 fincan zerdeçal çayı içmek faydalı olabilir.

  2. Düzenli Uyku: Gecelik en az 7-8 saat kaliteli uyku almak, telomer onarımı için kritik öneme sahiptir.

  3. Stres Yönetimi: Derin nefes egzersizleri ve meditasyon, telomer kaybını yavaşlatabilir.

  4. Omega-3 Yağ Asitleri: Somon, ceviz, keten tohumu gibi Omega-3 kaynakları, telomerleri koruyarak hücresel yaşlanmayı geciktirebilir.

  5. Yeşil Çay Tüketimi: Epigallokateşin gallat (EGCG) bileşiği, telomerleri koruyarak uzun ömre katkı sağlar. Günlük 2-3 fincan tüketilmesi önerilir.

  6. Düzenli Egzersiz: Koşu, yürüyüş, bisiklet gibi aerobik aktiviteler, telomeraz enzimini aktive ederek telomerleri korur.

Bu basit ama etkili yaşam tarzı değişiklikleri, telomer sağlığını destekleyerek yaşlanma sücrecini yavaşlatmaya yardımcı olabilir.

tarafından

15 Yıl Gençleştiren Üç Hareket

Uzun ve sağlıklı yaşam uzmanı Dr. Eric Verdin, kendisinin de uyguladığı ve 15 yıl gençleşme sağladığını belirttiği haftalık spor programını açıkladı. Bu program üç temel hareketten oluşuyor:

  1. Haftada 4-5 defa Pilates: Vücudun tüm bölgelerini çalıştırarak kasları güçlendiriyor. Bilimsel araştırmalar, düzenli dayanıklılık egzersizlerinin kronik hastalıklardan ölüm riskini azaltabileceğini gösteriyor.
  2. Haftada En Az Bir Defa Ağırlık Kaldırmak: Kas kütlesini ve kemikleri koruyarak ilerleyen yaşlarda aktif ve sağlıklı bir yaşamın anahtarını sunuyor. Ağırlık kaldırmak ayrıca kalp ve ciğerleri de çalıştırıyor.
  3. Haftada İki-Üç Saat Doğada Bisiklet Sürmek: İdeal bir kardiyo egzersizi olarak tansiyonu ve kolesterolü düşürüyor, ruh sağlığını iyileştiriyor ve açık havada yapıldığı için beyin fonksiyonlarını ve konsantrasyonu artırıyor.

Dr. Verdin, hareketin sağlıklı yaşam süresini uzatmada en önemli faktörlerden biri olduğunu vurguluyor.

tarafından

Sağlıklı Kan Akışı İçin Neler Yapılabilir? Argininin Gücü

Yetersiz kan dolaşımı, kalp ve damar sağlığını olumsuz etkileyebileceği gibi, cinsel fonksiyonlarda aksaklıklara ve ciltte diriliğin azalmasına da neden olabilir. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yunus Kayalar, bu noktada vücudumuzun doğal bir parçası olan argininin kritik rolüne dikkat çekiyor. Dr. Kayalar'a göre arginin, kan damarlarını genişleterek kanın vücutta daha rahat hareket etmesine yardımcı oluyor ve bu sayede pek çok sağlık sorununa karşı destek sunuyor.

Argininin Temel Etkileri:

  1. Kalp ve Damar Desteği: Arginin, kan taşıyan damarları gevşeterek kanın akışını kolaylaştırır ve bu durum kalp ile damar sisteminin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Damarların iç yüzeyindeki hücrelerin işlevini iyileştirir ve damar sertliğini önleyerek yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı gibi kalp rahatsızlıklarının oluşma riskini azaltabilir.
  2. Cilt Canlılığı: Arginin, kan dolaşımını hızlandırarak cildin daha iyi beslenmesini ve oksijenlenmesini sağlar, bu da cildin daha parlak ve sağlıklı görünmesine katkıda bulunur. Aynı zamanda cildin esnekliğini artırarak kırışıklıkların ve ince çizgilerin belirginliğini azaltabilir, ciltteki hasarların onarımını hızlandırır ve yeni hücre oluşumunu destekler.
  3. Cinsel Sağlık: Argininin damar genişletici özelliği, cinsel sağlıkla ilgili sorunların giderilmesine yardımcı olabilir. Kan akışını artırarak cinsel organlara daha fazla kan ulaşmasını sağlar. Ayrıca mesane fonksiyonlarını düzenleyici etkisi de bulunur, bu da özellikle cinsel sağlık sorunlarıyla bağlantılı idrar yolu problemlerinin iyileşmesine destek olabilir.

Arginin İçeren Besin Kaynakları:

Arginin, başta kırmızı ve beyaz et olmak üzere hayvansal protein kaynaklarında, baklagillerde (mercimek, nohut, fasulye), süt ürünlerinde, kuruyemişlerde (badem, ceviz, kaju, kabak çekirdeği, fındık, fıstık) ve yumurta akında doğal olarak bulunur. Dengeli bir beslenme düzeniyle vücudun ihtiyaç duyduğu arginin miktarı genellikle karşılanabilir.

Önemli Uyarı: Arginin değerli bir molekül olsa da, takviye ürünleri doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Özellikle kalp rahatsızlığı olanlar, insülin veya kan şekeri düşürücü ilaç kullananlar ve böbrek yetmezliği olanlar bu konuda çok dikkatli olmalı ve mutlaka bir uzmana danışmalıdır.

...