Akıl sağlığı yerinde olmayan ve tedavi altında bulunan bir kimsenin hayatın her gün çürüttüğü iddiaları masaya yatırılıp doğrusu, yanlışı, hikmeti araştırılır mı? Hemen her gün iddialarının temelsiz, hatta tam tersinin geçerli olduğunu ispatlayan veriler sürekli gelirken sanki kendisini doğrulayan veriler geliyormuş gibi, dinleyicileri düşünme kabiliyeti, bilgisi, aklı olmayan kuklalar yerine koyarak konuşmalar yapılıyorsa....
Hubris (Kibir) Sendromu Nedir? Brain Dergisinde yayınlanan makaleye göre, demokratik ülkelerde tekrarlayan seçim zaferleri liderlerin Hubris Sendromu’na yakalanma olasılığını arttırıyormuş. Hubris Sendromunun diğer bir adı Kibir Sendromudur. Genelde siyasetçilerde görülen bu hastalık “tanrısal ego” olarak da biliniyor. İlk kez, Psikiyatrist David Owen ve Jonathan Davidson tarafından dile getirilen bu sendrom, 2010 yılında tıp dünyasının önemli dergilerinden biri olan Brain’ de yayınlanmış. David Owen ve Jonathan Davidson’a göre sendrom bir “güç zehirlenmesi” ve diktatörler Hubris Sendromuna özel bir eğilim taşıyor. Demokratik ülkelerde, tekrarlayan seçim zaferleri liderlerin Hubris Sendromu hastalığına yakalanma olasılığını arttırıyormuş.
Bu hastalarda; kriz dönemleri, savaşlar ve ekonomik felaketler daha fazla kibire yani hubrise neden oluyormuş. Makaleye göre bu hastalığa yakalanan bazı siyasetçileri sayarsak; Oğul George W. Bush, Tony Blair ve Margaret Teacher.
Tanı koyabilmek için aşağıdaki sayılan 14 dört bulgudan, 3 veya daha fazlası bir liderde mevcutsa; o kişi hasta demektir,
· Dünyayı, güç kullanımı yoluyla kendini yücelteceği bir yer olarak görür.
· Öncelikle kişisel imajını geliştirmek amaçlı hareket etme eğilimi vardır.
· Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içindedir.
· Mevcut faaliyetleri ile ilgili konuşurken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşır.
· Kendisini ulus veya kuruluşla bir tutar.
· Konuşmalarında kraliyet ailesine özgü bir “biz” ifadesi kullanır.
· Aşırı özgüven gösterir.
· Kendisi için öteki olan grubu açıkça hor görür.
· Diğer insanlar ya da iş arkadaşları gibi sıradan bir mahkemeye değil de sadece tarih ya da Tanrı gibi bir üst iradeye karşı hesap verebilir olduğu duygusunu taşır.
· O üst iradenin yargılamasında, haklı olacağına dair sarsılmaz inancı vardır
· Gerçeklik ile bağı kopmuştur.
· Pervasız, tezcanlı, vesveseli, huzursuzdur, dürtüsel eylemler sergiler.
· Uygulamaların, sonuç ve maliyetlerinin dikkate alınmasını önlemek için, uygulamalarını ahlak, dürüstlük hakkında “geniş tasavvurlarına” dayandırır.
· Aşırı özgüven, işlerin ters gidebileceği düşüncesinden yoksun, uygunsuz politikalar oluşturmasına neden olur.
https://academic.oup.com/brain/article/132/5/1396/354862
https://bianet.org/biamag/yasam/147597-hubris-sendromu-ve-basbakan-olmak
Gerçekle bağını koparmış kişiler tedaviye muhtaçtır. Gerçeği bildiği halde kişi doğru olmayan şeyleri devamlı ifade ederse ahlaki zaaf açıktır.
https://eksisozluk.com/benim-alanim-ekonomi-neticesi-de-ortada--7562043
https://www.bbc.com/turkce/live/haberler-turkiye-64480800
İki kere iki beştir, ben böyle inanıyorum. Sakıncası yok inanabilirsin. Ama kendi saçmalığının sonuçlarına herkes maruz kalacaksa, halktan yetki isterken “Beni seçerseniz, ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getireceğim, ona göre” demeyi ihmal etmemelisin. Ekonomi tahsilin yoksa duracağın yeri bil.
"Netice ortada" demek hayal dünyanda ekonomi gayet iyi olduğu veya halisünasyonlara bağlanabilir.
Ekonomi şahlanıyor, ama aynı zamanda kurtuluş savaşı veriyor. Bütün Avrupa bizi kıskanıyor, ama vatandaşlarımız biraz kemer sıkacaklar, biraz porsiyonlarını küçültecekler, tanzim satış kuyruklarında, ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce bekleyecekler, pazarlardan artan sebze ve meyveleri toplayacaklar. Ama itibardan tasarruf olmayacak.
Birden fazla kişide de bu olabiliyor. İlk 20 ekonomiden düşerken ilk beşe girileceğini açıklayanlar gibi...
https://twitter.com/yirmiucderece/status/1620865886138818561
Ahlaki problem var veya yok, kişilerin bu durumunu bilen etrafındakiler bundan ciddi şekilde istifade edebilirler:
Soygun sürecinde yapılan açıklamalarla döviz piyasasında iniş ve çıkışlar oldu. Öyle ki şartlı refleks kadar peşinden gelecek olanın tahmin edilebildiği açıklamalar... Bu açıklamaları ve gece yarısı yapılacak piyasa düzenlemelerini bilenler ve hatta yapanlar neler kazandı kim bilir?